8 Aralık 2008 Pazartesi

ÖNCE KİBRİT KUTUSU VARDI...


Önce ithalat yasağı, sonra ithal ikameci politikalar nedeniyle Türkiye'deki çocuklar "Matchbox" oyuncakları ile ancak 1970'lerde tanışabildiler. Bu bile kaçamak bir tanışmaydı aslında. O dönemde başta Matchbox olmak üzere Majorette, Corgi ve diğer markaların ürettiği minyatür, döküm otomobiller ancak kaçak mal satan pasajlardan ya da yurt dışına gidip gelen tanıdıklar sayesinde edinilebilirdi. Kaçakçılar çoğu zaman bu minik arabaların kutularını da atarlardı. Bu yüzden Matchbox ile ilk tanışan 1970'lerin çocuk kuşağı bu kutuları pek görme fırsatı bulamadı. 1980'lerin başında Özal dönemi ile birlikte ithalat serbest bırakıldığında ise, Matchbox'ı üreten İngiliz Lesney firması iflas etmiş, markanın yeni sahibi Universal olmuştu. Tabii kibrit kutuları da yerlerini pencereli, askılı mavi kutulara, daha kötüsü blister kartlara bırakmıştı. Kısacası, biz 70'lerde çocuk olanlar Matchbox ile iyi-kötü tanıştık ama çoğumuz bu küçük otomobillerin neden matchbox (kibrit kutusu) olarak adlandırıldığını bilemedik.

Büyüyüp, koleksiyon yapacak paraları kazandığımızda ise kitaplardan Matchbox'ın tarihine ilişkin şu standart hikayeyi öğrendik. Lesney'in ortaklarından ve aynı zamanda firmanın döküm tasarımcısı olan Jack Odell'in fabrikada kızı için ürettiği minyatür oyuncakların bir kibrit kutusuna sığması gerekmektedir. Zira öğrencilerin okula oyuncak getirmesine böyle bir boyut sınırlaması dahilinde izin verilmektedir. Odell, bu küçük döküm oyuncakları birer kibrit kutusu içine sığacak biçimde tasarlar ve bu kutular kızının okul arkadaşları arasında da büyük bir popülarite kazanır. Gelen talepler artınca, firmanın ürünlerini de böyle bir ambalaj ve marka konsepti ile sunma fikri gelir Odell'in aklına...

Farklı tarihçelerde bu hikaye aşağı yukarı benzer biçimde anlatılır. Ufak da olsa bir hakikat payı vardır muhakkak. Ama ana hatları ile bu hikaye bana hiçbir zaman pek inandırıcı gelmemiştir. Bana bu tür bir kutu tercihi, savaş sonrası yeniden canlanan popüler tüketim kültürünün taleplerine akıllıca bir yanıt gibi gelir daha çok. Kitlesel üretim ve tüketim, malların standart bir biçimde minimum alan kaybıyla depolanabilmesi zorunluluğunu ve ambalajın / sunumun ürünün kendisi kadar önem kazanmasını beraberinde getirmiştir. Ve o dönemde, ürün sergileme ve ambalaj kavramlarına henüz gereken önemi vermemiş olan pazar lideri Dinky'nin aksine Matchbox böyle cazip bir fikirle çıkar savaş sonrası çocuklarının karşısına...

Resimde de bu fikre kaynaklık eden Çek yapımı kibrit kutusunu görüyoruz. Matchbox kutuları ile belirgin benzerlikleri arasında, girintili bordür çizgisi, markanın yazılı olduğu siyah kurdele, sarı rengin tonu, arka plandaki gökyüzü çizimi ve ortadaki figürün resimlenme tarzını sayabiliriz.

Evet başlangıçta kibrit kutusu vardı. Ama onların içinde de enteresan şeyler vardı. İşte onlar da bundan sonraki yazıların konusunu oluşturuyor.





1 yorum:

kulturalfungus dedi ki...

çok güzel bir giriş... devamı için daha bir heyecanlıyız! hayırlı uğurlu olsun kibrit kutusunun macerası!